Anti HbS

HEPATİT B NEDİR?

Hepatit B, aynı adla anılan (Hepatit B virüsü) virüse bağlı olarak karaciğerde gelişen tabloya denilmektedir. Özellikle Güney Avrupa, Doğu ve Uzak Doğu’da görülme sıklığı oldukça fazla bir hastalıktır. Batı’da ise nispeten daha az görülür. Ülkemiz de bu açıdan orta derecede riskli bir kuşakta yer alır.

Viral hepatitler içinde yer alan Hepatit B ve Hepatit C’nin yol açtığı kronik enfeksiyon,  karaciğer sirozu ve karaciğer kanserinin  %70-80’inin sebebidir. Hepatit genellikle sessiz bir hastalıktır. Yani ilk enfeksiyon hastaların sadece %20’sinde aşikar sarılık yapar, %80 hastada sessiz, sarılık olmaksızın geçirilir. Sıklıkla tanı konulamayan sessiz ilk enfeksiyon sonrası oluşan kronik viral enfeksiyon 10-50 yıl arası gibi uzun bir belirtisiz dönemden sonra siroz ve kansere sebep olur. Klinik belirtiler ancak hastalık çok ilerlediği zaman ortaya çıkar. Siroza bağlı karaciğer yetersizliği ve karaciğer kanseri en sık ölüm sebebidir. Binlerce insanın hayatta kalması ancak karaciğer nakli ile sağlanır.

İlaçla tedavide sağlanan ilerlemeler ve karaciğer nakline rağmen dünyada her yıl yaklaşık 1.4 milyon kişi bu kronik hepatit B ve C sebebiyle yaşamını kaybediyor. Hepatitleri küresel bir sağlık sorunu haline getiren bu tablo kader değildir. Gerek etkili ve emniyetli hepatit B aşısı uygulaması, gerekse kronik B hepatiti ve kronik C hepatiti için sahip olduğumuz etkili ilaçlarla Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) belirlediği 2030 yılı hedeflerine ulaşmak mümkündür.

Hepatit B virüsü kan ve kan ürünleri ile bulaşır. Ayrıca, virüs hepatit B’li hastanın vücut sıvılarında da (tükürük, idrar…) bulunabilir. Bulaşma, virüsün bir şekilde sağlam insanın kanına karışması ile olur. Dolayısıyla virüsü taşıyan sıvının (kan veya diğer vücut sıvıları) kişideki bir yara ile temas etmesi gereklidir. Hastalık oral yol ile yani bulaşık maddelerin (yiyecek içecek) ağızdan alınması ile bulaşmaz. Sık bulaşma yollarından biri uyuşturucu kullanımıdır. Aynı iğnenin birkaç kişi tarafından kullanılması ile hastalık kişiden kişiye taşınabilir. Eğer kişiye, herhangi bir nedenle kan veya kan ürünü nakli yapıldıysa ve bunların içinde virüs var ise bulaşma kaçınılmazdır. Bu nedenle günümüzde nakil için hazırlanan kanlar çok sıkı test edilmektedir. Hepatit B virüsünün bulaşma yollarından biri de cinsel ilişkidir. Bu nedenle güvenli seks konusunda dikkatli olunmalıdır (ör: prezervatif kullanımı). Kullanılan aletler usulüne uygun temizlenmez veya yenisi ile değiştirilmez ise; dövme, manikür pedikür, cerrahi veya diş girişimleri, akupunktur gibi olaylar da hastalığı bulaştırabilir. Diş fırçası, tıraş bıçağı gibi kişisel hijyenik ürünlerin ortak kullanımı da risklidir. Hepatit B li anne doğum sırasında hastalığı çocuğuna bulaştırabilir. Hastalık okul ve iş hayatı gibi normal günlük aktiviteler ile bulaşmaz.

Bunun için kan testleri yapılarak, antijen (virüse ait) ve antikora (bağışıklık sisteminin ürettiği silah) bakılır.

  1. Her ikisi de negatif ise virüsle karşılaşılmamıştır. Aşılanmak gerekir.
  2. Antikor pozitif ise, virüsle karşılaşılmış ancak tamamen iyileşilmiştir. Hepatit B’ye karşı ömür boyu bağışıklık kazanılmıştır.
  3. Antijenin pozitif olması virüsün halen vücutta olduğunu gösterir. Ya olay yenidir ve sonunda kesin iyileşme ve ömür boyu bağışıklık ile sonlanır. Ya da, kronik (uzun süreli) hastalık mevcuttur veya taşıyıcı konumundasınız demektir. Antijenin 6 aydan fazla pozitif olması kronik enfeksiyon lehinedir.

Hepatit B’de aranan değerler HBsAg, HBsAb veya anti-HBs, HBcAb ve anti-HBc’dir. HBsAg değeri pozitifse kişinin Hepatit B virüsü ile enfekte olduğunu gösterir. Pozitif olan HBsAb kişinin Hepatit B aşısına başarılı tepki gösterdiğini; akut bir hepatit B enfeksiyonundan iyileştiğine ayrıca gelecekteki bir hepatit B enfeksiyonuna bağışıklık kazandığını gösterir. HBcAb pozitifse geçmişte yaşanan bir hepatit B enfeksiyonuna işaret eder. Ayrıca HBV DNA değeri de aranır.  Virüsün kendisidir, hepatit B virüsünün geni anlamına gelir. Karaciğerde çoğalan hepatit B virüsü çok fazla ise kana dökülür. Eğer çoğalmış ise bir süre sonra eskiyip ölen karaciğer hücreleri ile beraber yok olur gider. Çoğalması zararlıdır. 2000 üniteden fazla ise önemli sayılır. Mililitrede 20.000 Ünite üzerindekiler dikkatle takip, gerekiyorsa tedavi edilir. 1 internasyonel ünite 1 IÜ = 5 kopya 20.000 Ü = 100.000 kopya olarak kabul edilir. Hepatit B teşhis edilen kişilerin karaciğer değerlerine de bakılır. Bunun için kanda AST, ALT enzim testleri yapılır. Ayrıca kanda hepatit C ve D araştırılır. Ayrıca kişiye karaciğer ultrasonu tavsiye edilir.

Uzun zamandır hepatit tedavisinde kullanılan yeni anti-viral ilaçlar vardır. Ayrıca yeni ilaçlar konusunda araştırmalar da sürdürülmektedir. Uygulanan tedaviler ile hastalığı tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ancak hastalık yavaşlatılabilmekte, virüs aktivitesi azaltılabilmektedir.

Erişkin hastaların yaklaşık %10’u ile çocuk hastaların yaklaşık %90’ında, kandaki virüs temizlenemez ve bunlar virüsü taşıyarak başkalarına bulaştırabilirler. Bunlara hepatit B taşıyıcısı denilir. Bunlar görünüşte tamamen sağlıklı, hiçbir şikayeti olmayan insanlardır ve kanları ile vücut sıvılarında hayatları boyunca virüsü taşırlar. Hepatit B taşıyıcı olan kişilerin bir kısmında kronik hastalık gelişip, olay siroz ve/veya karaciğerde kanser ile sonlanabilir.

Özellikle sağlık personelinde risk fazladır. Çünkü bunlar genellikle hastaların kanları ile temas edebilirler, örneğin ameliyatta ele iğne batması veya hastanın kanının istenmeden bir yaraya bulaşması söz konusu olabilir. Hepatit B’li anne doğum sırasında virüsü çocuğuna bulaştırabilir. Hepatit B’li kişinin ev sakinlerine, Hepatit B’li kişinin cinsel temasta bulunduğu kimselere bulaşma olabilir.

Ayrıca Hepatit B konusunda riskli grupları şöyle maddelemek mümkündür:

•           Damar içi uyuşturucu madde kullananlar (ortak enjektör kullanımı)                            

•           1995 öncesi kan/kan ürünleri transfüzyonu yapılanlar ve ameliyat olanlar

•           Her türlü cerrahi ameliyat ve tıbbi girişimler

•           Perinatal (anneden bebeğe doğumda) bulaş

•           Sağlık personeli/eğitimciler (hastanın kan ve vücut salgıları ile temas)

•           Hemodiyaliz hastaları, hematoloji hastaları

•           Enfekte kişilerin aile üyeleri

•           Emniyetsiz ve çok eşli cinsel yaşam

•           Erkek homoseksüeller / seks işçileri

•           Dövme, “piercing” ve benzeri uygulamaları yaptıranlar

•          Alkolizm, kokain/esrar alışkanlığı olanlar

Bu virüs vücudunuza girmiş ancak bağışıklık gelişmemiş demektir. Bu durumda, paniğe kapılmaya gerek yok. Uzun yıllar, bazı önlemler alarak normal hayatınıza devam edebilirsiniz. Bunun için, doktorunuzun kontrolünde kalmalısınız. Doktorunuz zaman zaman sizi kontrole çağırıp bazı tetkikler isteyecektir. Hastalığın gidişini takip açısından bunları yapmak önemlidir. Doktorunuz bu tetkikler sonucu size belirli tedaviler uygulama konusunda karar verecektir. Bu arada siz de, hastalığı bulaştırma riskiniz olduğunu bilerek buna göre davranmalısınız.

Herkeste kanser diye bir durum yok ama bu anlamda risk artmış denilebilir. Hepatit B virüsü hem karaciğer hücresi ile etkileşerek hem de siroza neden olarak kanser gelişme riskini artırır. Bu nedenle, Hepatit B’li hastalar gerek karaciğer hastalığı, gerekse karaciğer kanseri gelişme riski nedeni açısından takip edilir, 6-12 ay arasında bu amaca uygun laboratuvar ve görüntülemelerin de yapılması gerekir. Böyle bir şüphe halinde olayı cerrahi tedavi ile çözmek mümkündür. Ancak, karaciğer cerrahisi de ayrı bir deneyim gerektirir. Bunun için özel bazı tetkikler yapmak ve cerrahinin riskini ortaya koymak gerekir. Bazen (karaciğer yetersizliği bulguları olanlarda) cerrahiye alternatif yöntemler gündeme gelebilir.

Siroz gelişimi ile karaciğerde geri dönüşümsüz değişiklikler olmuş demektir. Sirozun klasik anlamda bir tedavisi olmamakla birlikte sirozla uzun yıllar sürebilecek bir mücadele yaşanabilir. Karında sıvı toplanması, karaciğerin bazı maddeleri işleyememesi sonucu bunların kanda birikerek beyin fonksiyonlarını etkilemesi gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bunlara karşı bazı ilaçlar ve özel diyetler ile mücadele edilebilir. Sirozların en korkulan ve ölümcül olabilecek komplikasyonu ciddi sindirim sistemi kanamalarıdır. Bunlara özofagus (yemek borusu) varis kanamaları adı verilmektedir. Siroz ile birlikte, karaciğerden geçmesi gereken kan eskisi kadar rahat geçemez. Bu damarlarda basınç artar ve geride göllenme olur. Karaciğerden geçemeyen kan kendine başka yollar arar. Bunlardan biri de yemek borusu iç yüzünde bulunan damarlardır. Bu damarlarda basınç yükselince genişleyerek varisleri oluşturur. Bunlar ölümcül kanamalara yol açabilirler. Bu tarz kanamalara endoskopik olarak müdahale edilebilir. Bu yöntemlerin de başarısız olduğu vakalarda cerrahi müdahale gerekir. Yüksek basınçlı damarlar ile alçak basınçlı damarlar arasında cerrahi özel teknikler ile yeni yollar (şant) açılarak bu kanamalar kalıcı olarak önlenebilir. Siroz her şeyin sonu demek değildir. Siroz gelişse bile, uzun süre normal veya normale yakın bir hayat sürülebilir. Sirozun da belli safhaları vardır. Hastalık ilerledikçe, karında su toplanması, adale erimesi, zaman zaman şuur ile ilgili sorunlar oluşabilir. Belli döneme gelmiş sirozun tek tedavisi karaciğer naklidir. Hasta karaciğer, beyin ölümü gelişmiş bir donörden alınan karaciğer ile (kadaverik karaciğer nakli) veya şartlar uygun olduğu takdirde sağlıklı bir aile yakınından (ona zarar vermeden) alınacak yeterli bir karaciğer parçası ile değiştirilebilir (canlı vericili karaciğer nakli). Bu sayede, son döneme gelmiş hastalar %70-80 gibi bir başarı oranı ile tamamen sağlıklı olarak günlük aktif hayatlarına dönebilirler.

Hepatit B’de ilaç tedavisi dışında hastalar sağlıklı beslenmeli, alkol almamalı ve gereksiz bitkisel çözüm ve formüllerden uzak durmalıdır. Dikkat edilmesi gerekenler şöyle sıralanabilir:                                                                                                      

  • İlerlememiş erken dönem (siroz öncesi) hastalarda kilo sorunu yoksa az tuzluya alışmak dışında özel bir diyet gerekmez.
  • Fazla kilolu bireyler ve obezite hastalarında Akdeniz diyeti ve düzenli egzersiz (yürüyüş, yüzme vb) ile kilo verilmesi etkili bir tedavidir.
  • Diyabet hastası olanlarda kan şekerinin kontrol altına alınması, kolesterolü yüksek hastalarda çekinmeden (karaciğer testlerini kontrol etmek şartıyla) kolesterol düşürücü ilaçların (özellikle statinler) kullanılması önerilir.
  • Hiçbir sebze, meyve ve bitkinin özel bir yararı yoktur. Enginar ve deve dikeni içindeki “slymarin” maddesi karaciğere yararlı olabilir, hastalık iyileştirici etkisi yoktur.
  • Sebebi ne olursa olsun bütün kronik karaciğer hastalarında günde en az 2 kap, tercihan 3 kap filtre kahvenin ( veya Türk kahvesi ve espresso)  karaciğere iyi geldiği bilinmektedir.

Çok önemli bir konu ise bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların kullanıldığı hasta gruplarında Hepatit B hastalığının alevlenmesi ve ciddi karaciğer hasarına yol açma riskidir. Organ nakli alıcıları, kanser hastaları, lenfoma-lösemi ve diğer kan hastalıkları, kronik romatizmal hastalıklar ve kronik barsak hastalıkları gibi hallerde verilen ilaçlar (kortizon, rituksimab ve diğerleri) ve uygulamalar, geçirilmiş veya halen var olan-sessiz hepatit B hastalığının alevlenmesine ve katastrofik sonuçlara sebep olabilir. Bu hastalarda immunosüpresif ilaç tedavisi ve organ nakli öncesi hepatit B testleri ayrıntılı olarak yapılır ve gerekli hallerde hepatit B ilaçları ile uzun süreli koruyucu tedavi uygulanır.   

Hepatit B ve C’li kişiler, hastalar her türlü sosyal ve sportif aktivitelere katılabilir, hiç kimse için risk oluşturmazlar. Çalışma hayatında sorun oluşturmazlar.  Aksine tutumlar hem tıp bilimine, hem de hukuka ve insan haklarına aykırıdır.

Hepatit B tedavisi uzun süreli, bazen ömür boyudur, hastalığı ve mikrobu yok edici yani kür sağlayıcı değildir. İlaç tedavisi kesilince nüks ihtimali devam eder.

  1. İnaktif enfeksiyonu olanlar yani sağlıklı taşıyıcılar yılda 1-2 kez yapılması gereken kontrolü aksatmamalıdır.
  2. Özellikle sirozlu veya ciddi (siroz öncesi) kronik hepatitli hastalar başta olmak üzere, Hepatit B tedavisi almakta olan hastalar, antiviral ilacı şu veya bu nedenle uzman doktor kararı olmadan kesmemelidir.
  3. Kronik Hepatit B enfeksiyonlu kişilerde 6-12 ayda bir ultrason ve AFP testi ile yapılan karaciğer kanseri takibi aksatılmamalıdır.

Bu önerilere uyulmadığı takdirde, hastalarda siroz ve/veya karaciğer kanser tablosu ortaya çıkabilir veya mevcut karaciğer hastalığının alevlenmesi ile karaciğer yetersizliği oluşabilir. Çoğu kez karaciğer nakli gereken bu hastaların bir kısmı her türlü çabaya rağmen kaybedilir. 

Hepatit B virüsü ile karşılaşmamış kişilere koruyucu olması için yapılan aşıya Hepatit B aşısı denmektedir. Hepatit B virüsü konusunda özellikle kimi meslek çalışanları için artmış hastalık riski olabilmektedir. Bunlardan aşılanma ile korunma mümkündür. Örneğin, laboratuvar personelinin Hepatit B için aşılanması gerekir. Hastalarla yakın temastaki diğer sağlık personeli, bakımevi çalışanları, özellikle okul öncesi eğitim kurumlarında çalışanlar da aşılanmalıdır. Risk grubunda olup, Hepatit B virüsü ile karşılaşmamış olanların Hepatit B aşısı yaptırması uygundur.

Öncelikle tüm gebelere doğum öncesinde HBsAg (tercihan Anti-HBc ve Anti-HBs ile birlikte)  bakılmalıdır. İlk olarak bebeklerde ilk doz Hepatit B aşısı ilk 72 saat içinde uygulanmalıdır. Daha sonra bebeğin 1. ayının sonunda, 2. doz; 6. ayın sonunda 3. doz uygulanmaktadır. Annede Hepatit B taşıyıcılığı varsa aşının ilk dozu bebeğin ilk 12 saatinde HBIG ile uygulanmalı. Sonrasında 1. ay ve 6. ay sonunda aşı uygulanmalıdır. Yetişkinlerde de korunmak için 3 doz Hepatit B aşısı yaptırılmalıdır. Ayrıca Hepatit B aşı takvimi Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmiştir.

Aşı takvimine uygun aşılama sonrası antikor oluşan kişilerde hasta ömür boyu Hepatit B’den ve Delta hepatitinden korunmuş olur.

Hepatit B aşısı hastanelerde, aile hekimliklerinde uygulanabilmektedir.

Hepatit B testi, hastanelerde, sağlık kurumlarında, aile hekimliklerinde yapılabilmektedir.

Sağlıklı taşıyıcıların yılda 1-2 kez kontrollerini yaptırması gerekir. Ayrıca ilaç kullanmak durumunda olanlar ilaçlarını keserlerse ve takiplerini aksatırlarsa ilerleyen süreçlerde bu kişilerde siroz ya da karaciğer kanseri tablosu ortaya çıkabilir. Bu da ölüme sebep olabilir.

Hiçbir sebze, meyve ve bitkinin özel bir yararı yoktur. Enginar ve deve dikeni içindeki “slymarin” maddesi karaciğere yararlı olabilir, hastalık iyileştirici etkisi yoktur.

Hepatit B açısından özel bir durum bulunmamaktadır. Fazla kilolu bireyler ve obezite hastalarında akdeniz diyeti ve düzenli egzersiz (yürüyüş, yüzme vb) ile kilo verilmesi en etkili tedavidir.

2018 verilerine göre en önemli ve endişe verici gerçek kronik B ve C hepatitli hastaların %80’inin tanı konulmamış, hastalığından habersiz normal yaşamını sürdürüyor olmasıdır. Dünyada 250 milyon kronik B hepatitli ve 75 milyon civarında da kronik C hepatitli insan var. Türkiye’de ise 2.5 milyon kronik B ve 500 bin civarında kronik C enfeksiyonlu hastanın olması söz konusudur. Yani milyonlarca kişi hem karaciğer sirozu ve kanseri gibi ciddi hastalıklara maruz kalma riski altındadır, hem de en başta aile üyeleri olmak üzere diğer kişiler için bulaş kaynağıdır.

Ortak kullanılan manikür ve pedikür aletleri; bakteriyel, viral enfeksiyonlar ve mantar için risk taşır. Başkasının el ve ayaklarının bakımı için kullanılan aletler, kesik ve sıyrıklardan bakterilerin geçmesi yoluyla Hepatit B başta olmak üzere kan dolaşımı ile geçen pek çok hastalığa neden olabilir. Diş fırçası ne kadar kişiye özel bir bakım aracı ise manikür pedikür setleri de kişiye özel olmalıdır. Kadın erkek herkes kuaförüne giderken kendi bakım setini kullandırmalı ya da tek kullanımlık aletler kullanılmalıdır.

Hepatit B virüsüne maruz kalındıktan sonraki ilk altı ay içinde oluşan ve kısa süren bir hastalıktır. Sarı cilt, göz rengi, koyu renkli idrar, kas, eklem, mide ağrısı ile bitkinlik, bulantı gibi belirtilerle kendisini gösterebilir. Sarılık tüm hastalarda %70 oranında görülmez, bazen sarılık görülmeyen vakaların da olduğu bilindiği için bu durumlarda hasta yanılgıya düşebilir.  Sonuçta bağışıklık sistemi galip gelir ve büyük bir olasılıkla virüsü vücuttan atar. Sarılık ve diğer şikayetlerin olduğu kimselerde kronikleşme oranı düşüktür.

Özel bir tedavisi bulunmaz. Hastanın ağrı, bulantı, kusma gibi şikayetlerine yardım edilir. Ancak bazı durumlarda ağızdan anti-viral tedavileri yapılabilir. Eper karaciğerde hasar varsa hasta nakil yapılan bir merkezce de izlenir.

Aklınıza takılan bir şey mi var?

Testler ile ilgili bir sorunuz varsa bize hemen ulaşıp, bilgi alabilirsiniz.

“Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

Sağlık Ertelemeye Gelmez!

Uzman ekibimizle görüşme talep ederek, teklif alabilirsiniz.